top of page

Bozcaada - Tenedos

   Adalar, doğaları gereği, unutulmaz toprak parçalarıdır. Anadolu kıyılarına ve Çanakkale Boğazı’na epey yakın olan Bozcaada da, yalnızca doğasıyla değil, tarihiyle de hep Kuzey Ege’nin önemli bir aktörü olmuştur.

 

   Troya Savaşları’ndan Birinci Dünya Savaşı’na, Bozcaada, insanlık tarihinde de hep aktif bir rol oynamıştır. Ayrıca Bozcaada, dünya ticaretinde de belirli bir yere sahiptir.

 

   M.S. 750’ler ve sonrasında, İpek Yolu güzergâhında, Semerkand, Buhara, İsfahan, Bağdat, Antakya hattında, deniz yoluna geçildiğinde, o dönemlerin “Şehirler Kraliçesi” İstanbul’a Bozcaada açıklarından ulaşılırdı: İpek, kâğıt ve altın, Bozcaada açıklarından geçerdi. Aynı şekilde, Afrika’nın altınlarını ve fildişi yükünü İskenderiye’den getiren gemilerle, Hindistan’ın baharatını ve parfümlerini yüklenmiş tekneler de Bozcaada kıyılarını selamlayarak Avrupa’ya dümen kırarlardı… Adanın güney kıyılarında yatan İspanyol batığı ve diğer üç batık, o günlerin mirasıdır…

 

   Troya’nın, Doğu Roma İmparatorluğu’nun, Ceneviz-Venedik rekabetinin Tenedos’undan Osmanlı İmparatorluğu’nun “Boşada” ya da “Bohçada”sına, Bozcaada’da değişmeyen tek şey, kuzey rüzgârlarının bereketlendirdiği üzüm bağlarıdır.

bottom of page